
T
ürkiye’deki sosyalist düşünce ve oluşumlarda Hüseyin ‘Sosyalist’ Hilmi’den (?-1922) başlayarak öncelikle Mustafa Suphi’nin (1883-1921), Şefik Hüsnü Değmer’in (1887-1959), Reşat Fuat Baraner’in (1900-1968), Nâzım Hikmet’in (20.11.1901-3.6.1963), Hikmet Kıvılcımlı’nın ((1902-11.10.1971), Mehmet Ali Aybar’ın (5.10.1908-10.7.1995), Behice Boran’ın (1.
5.1910-7.10.1987), Sadun Aren’in (1922-8.3.2008), Mihri Belli’nin (doğ.1916) katkılarını mutlaka anmak gerekir.Yukarıda adlarını saydığımız sosyalistlerin kuramlaştırdıkları ya da uygulamaya soktukları düşüncelerinin temel kaynağı Marksizm’dir. Ne var ki birkaçının dışında aralarında önemli düşünsel farklılıklar bulunmasının ötesinde birçoğunun yaşamı birbirleriyle kıyasıya çatışma içinde geçmiştir. Bu gerçeğe ka
rşın sosyalistler, öneğin, Lenin’in ‘Sovyet Sosyalizmi’, Tito’nun ‘Özyönetim Sosyalizmi’, Mao’nun ‘Milli Demokratik Devrimi’ deneyimlerinden, Troçki’nin ‘Sürekli Devrim’ tezlerinden, Berlinguer’in ‘Avrupa Komünizmi’ görüşlerinden çok şey öğrenmişlerdir. Aynı şekilde siyas
al/stratejik çizgileriyle birbirleriyle çatışan Türkiye sosyalistlerinin savundukları düşüncelerden de çıkaracağımız önemli dersler vardır. 1980’lerin sonunda çatırdamaya başlayan ve 1990’ların başında çöken Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa sosyalizmleri kadar Çin Halk Cumhuriyeti’nde uygulanan sosyalizm de başlıbaşına bir ders konusudur. Bu dersler iyi çalışıldığı takdirde hiçbir sosyalist uygulamanın başka bir ülke için örnek oluşturamayacağı görülmektedir.
Burada vurgulanması gereken, ‘çökenin’ sosyalizmin dünyanın belli bir bölgesindeki uygulaması olduğudur; 70 yıllık Sovyet deneyiminin başarısızlığı sosyalizmin kuram olarak çöktüğü anlamına gelmez. 70 yıl insan ömrü için uzun, insanlık içinse çok kısa bir süredir.
1980’li yıllarla birlikte hızla yükselişe geçen ABD merkezli neo-liberal küresel kapitalizm, Sovyet ve Doğu Avrupa sosyalizmleri çöküp de önünde belirleyici bir engel kalmayacınca dünyanın geniş bölgelerinde emperyalist egemenliğini kurmuştur. Ne var ki diyalektik materyalist düşünce kuramını doğrularcasına emperyalizm de kendi karşıtını yaratmış, ABD’nin arka bahçesi kabul edilen Güney Amerika’da birçok ülke ‘sol’un farklı renkleriyle emperyalizmin karşısına dikilmiştir.

12 ülkenin (Brezilya, Arjantin, Venezüella, Şili, Bolivya, Kolombiya, Ekvador, Paraguay, Uruguay, Guayana, Surinam, Peru) katılımıyla geçen ay kurulan ve başkanlığına Şili’nin sosyalist Cumhurbaşkanı Michelle Bachelet’nin getirildiği Güney Amerika Ulusları Birliği – UNASUR bu dikilişin ilk toplu adımlarından biridir. (e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com)



ımsanmayacak sayıda gençlik önderinin de daha sonra, 68’de ve izleyen yıllarda savundukları siyasal/ideolojik görüşlerinin tam karşıtı siyasetler içinde yer almaları, bu siyasetlerin sözcülüğüne savunmaları, üstelik de bu radikal dönüşü ‘özgürlük ve demokrasi’ adına gerçekleştirdiklerini iddia etmeleri, herhalde ‘eski 68’lilik’ bağlamında dünyada benzerine
sık rastlanmayan ‘özel’ bir durumdur. 40 yıl önce filizlenen özgürlük ve dem














1967 yılının sonunda bir ‘terörist eyleme karıştığı’ savıyla tutuklu olarak yargılanmaya başladı. Tutukluluğu 18 ay, tümü beyazlardan oluşan bir jüri tarafından aklanması iki yıl sürdü. Tutuklanması, dünya çapında protestolara yol açmıştı. John Lennon ve Yoko Ono’nun yazdıkları “Angela” şarkısı ile The Rolling Stones grubunun “Sweet Black Angel” adlı şarkısı onun için yazılıp bestelenmiştir. Angela Davis, 1991 yılında Komünist Parti’den ayrıldı, fakat 2005 yılında yazdığı “Abolition Democracy” adlı kitabında kendisini bugün de ‘komünist’ olarak tanımlamaktadır. 



Vietnam
Almanya’da Rudi Dutschke, Fransa’da Daniel Cohn Bendit, İngiltere’de Tarık Ali gibi gençlik önderlerinin söylemleri birbirlerininkilerle olduğu gibi Türkiye’deki gençlik hareketinde öne çıkan Deniz Gezmiş’lerin, Mahir Çayan’ların söylemleriyle de örtüşüyordu.














.jpg)