İki haftadır bu köşede Stokely Carmichael (ABD), Angela Davis (ABD), Rudi Dutschke (Almanya), Tarık Ali (İngiltere), Daniel Cohn-Bendit (Fransa) gibi 1968 hareketini
n çeşitli ülkelerdeki gençlik önderlerinin yaşam öykülerini özetlemeye çalıştım. Bu adlara hiç kuşkusuz yakın bir döneme kadar Almanya’da Şansölye olan Gerhard Schröder ile Dışişleri Bakanı olan Joschka Fischer, İtalyan düşünür Antonio Negri gibi daha birçok kişi eklenebilir.

Saydığım bu adların ortak özelliği, 1968 baharında yaşadıkları ülkelerde kitlesel gençlik hareketlerinde öne çıkmış olmalarının yanısıra daha önceki yıllardan başlayarak ve birbirlerinden habersiz olarak aynı bilgi kaynaklarından beslenmiş olmalarıydı. Görece erken yaşlarında kazandıkları siyasal/ideolojik kimliklerinin oluşmasında Ernst Bloch, Theodor Adorno, G
yörgy Lucács, Martin Heideggers, Jean Paul Sartre, Herbert Marcuse gibi düşünürler önemli rol oynamışlardı. Diğer bir ortak özellikleri ise yüksek öğrenimlerini felsefe, sosyoloji, tarih gibi dallarda yapıyor olmalarıydı. Yaşadıkları ülkelerdeki toplumsal olguları ve bu olgulardan doğan sorunları kuramsal zeminlerde tartışıp irdeleyebilmelerinde, bu zeminlerden hareketle muhafazakâr yapılara seçenek oluşturan sosyal öneriler üretebilmelerinde bu niteliklerinin önemli bir payı vardı.
Batılı 68’lilerin Türkiye’deki 68’lilerden temel farkı, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan ülkemizdekinden daha ileri düzeydeki toplumlarda yetişmiş olmaları kadar kendilerini bilgiyle donatmada verdikleri özel çabalarından ileri gelmektedir. Doğal ki, Batı ülkelerinin, muhafazakâr yapılarına rağmen 1960’lı yıllarda topluma sundukları özgürlük ve demokrasi alanlarının aynı yıllardaki Türkiye ile karşılaştırılamayacak ölçüde geniş olduğunu unutmamak gerekir. Türk dilinin en büyük şairi Nâzım Hikmet’in şiirlerinin yasak olduğu, pelür kâğıtlarda çoğaltılıp elden ele dolaştırıldığı yıllarda Angela Davis’in, Marksist düşünceyle, kazandığı American Friends Service Committee bursuyla gittiği New York’taki lisede 15 yaşındayken tanıştığını yaşam öyküsünden öğreniyoruz.

Batılı 68’lilerin Türkiye’deki 68’lilerden temel farkı, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan ülkemizdekinden daha ileri düzeydeki toplumlarda yetişmiş olmaları kadar kendilerini bilgiyle donatmada verdikleri özel çabalarından ileri gelmektedir. Doğal ki, Batı ülkelerinin, muhafazakâr yapılarına rağmen 1960’lı yıllarda topluma sundukları özgürlük ve demokrasi alanlarının aynı yıllardaki Türkiye ile karşılaştırılamayacak ölçüde geniş olduğunu unutmamak gerekir. Türk dilinin en büyük şairi Nâzım Hikmet’in şiirlerinin yasak olduğu, pelür kâğıtlarda çoğaltılıp elden ele dolaştırıldığı yıllarda Angela Davis’in, Marksist düşünceyle, kazandığı American Friends Service Committee bursuyla gittiği New York’taki lisede 15 yaşındayken tanıştığını yaşam öyküsünden öğreniyoruz.
Batılı 68’li gençlik önderlerinden Komünist Parti üyesi olan Angela Davis ile Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin öğrenci gençlik örgütü Sosyal Demokrat Yüksek Öğrenim Birliği Başkanı olan Gerhard Schröder dışında hiçbiri mevcut siyasal partilere yakın olmamıştır. Aynı şekilde, o yıllarda kendilerini ‘sosyalist’ olarak tanımlamalarına rağmen hiçbiri ‘Sovyet’, ‘Çin’, ‘Küba’, ‘Arnavutluk’ gibi reel sosyalist uygulamalardan birini ülkesine ‘model’ olarak seçmemiştir.
Gençlik kitlelerine önderlik eden Batılı 68’liler, 68’i de sonrasını da ‘özgür bireyler’ olarak yaşamışlar, ilerleyen süreçte Almanya Yeşiller Partisi örneği gibi ‘varolana seçenek oluşturan’ siyasal

Siyasallaşma süreci ‘Bağımsız ve demokratik Türkiye’ sloganı ile başlayan ülkemizdeki gençlik hareketi ise başından itibaren karşısında devlet kaynaklı ya da devlet destekli şiddeti karşısında bulunca savunma güdüsüyle kendisi de bir süre sonra şiddete yönelmiş, aynı zamanda da farklı ‘reel sosyalist modeller’ bağlamında bölünerek gençlik, kendi arasında da çatışmaya girmiştir. 68 sonrası süreçte gençlik liderlerinin önemli bölümü öldürülmüş, on yıl içinde iki askeri darbe yaşayan gençlik kitlesel tutuklamalar, işkenceler, baskılar ve yasaklamalarla sindirilmiş, büyük ölçüde siyasetten uzaklaştırılmıştır.
Az



(Fotoğraflar: Gerhard Schröder, Herbert Marcuse, Deniz Gezmiş ve 1968'in öğrenci liderlerinden Referans Gazetesi yazarı Cengiz Çandar, Zaman Gazetesi yazarı Şahin Alpay, Bugün Gazetesi yazarı Gülay Göktürk)